92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Güven mektubu, itimat mektubu
Lisan : Arapça iʿtimād + Farsça nāme
Telaffuz : i:timatna:me
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Başkalarına güveni olmayan, güvensiz
2. Güven vermeyen
1. isim , isim , isim , isim , Güvensizlik
1. Kadında ona karşı itimatsızlık yeniden başlamıştı.
1. Kadında ona karşı itimatsızlık yeniden başlamıştı.
1. `aptal kişi, eline geçme olasılığı bulunmayan bir nimeti bekler` anlamında kullanılan bir söz
1. kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , rezil etmek
1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , pek çok, pek bol
1. isim , isim , isim , isim , Özen
1. Büyük bir itina ile yalancı dolma doldurdu.
1. Büyük bir itina ile yalancı dolma doldurdu.
Lisan : Arapça iʿtināʾ
Telaffuz : i:tina:
1. özenmek, özen göstermek
1. Buradan geçinceye kadar etrafımı görmemeye itina ederek annemin elini sımsıkı tutardım.
1. Buradan geçinceye kadar etrafımı görmemeye itina ederek annemin elini sımsıkı tutardım.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Özenli
1. Sakalı tıpkı babamın sakalı gibi kısa ve itinalıydı.
1. Sakalı tıpkı babamın sakalı gibi kısa ve itinalıydı.
Telaffuz : i:tina:lı
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Özen göstererek
1. Askerlerin isimleri ve sicilleri bir defterde itinayla muhafaza ediliyordu.
1. Askerlerin isimleri ve sicilleri bir defterde itinayla muhafaza ediliyordu.
Telaffuz : itina'yla
ıtır çiçeği, ıtır yaprağı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Güzel koku
2. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Itır çiçeği
Lisan : Arapça ʿiṭr
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Sardunyagillerden, yaprakları güzel kokulu, çiçekleri türlü renklerde bir süs bitkisi, ıtır (Pelargonium radicula)
1. isim , isim , isim , isim , Süsleme sanatında ıtır yaprağı biçiminde oluşturulan ve kullanılan motif
1. isim , isim , isim , isim , Başkaları tarafından bilinmesi sakıncalı görülen bir gerçeği saklamaktan vazgeçip açıklama, söyleme, bildirme
1. Hatıralarım demek; söylemek istediklerim, itiraflarım demek, söyleyebildiklerim demektir.
1. Hatıralarım demek; söylemek istediklerim, itiraflarım demek, söyleyebildiklerim demektir.
Lisan : Arapça iʿtirāf
Telaffuz : i:tira:fı
1. başkaları tarafından bilinmesi kendi için sakıncalı görülen bir gerçeği saklamaktan vazgeçip açıklamak, söylemek, bildirmek
1. Bu günahımı gizli bir defter içinde, kendi kendime itiraf etmeliyim.
1. Bu günahımı gizli bir defter içinde, kendi kendime itiraf etmeliyim.
2. kabul etmek
1. Mutlaka bir tarafın sırtı yere gelmeli ve mağlubiyetini itiraf etmeli.
1. Mutlaka bir tarafın sırtı yere gelmeli ve mağlubiyetini itiraf etmeli.
1. isim , isim , isim , isim , İtiraf eden kimse
1. Bazı kadın yazarlarsa her şeyi göze alıp itirafçı, iç dünyalarını açıklayıcı bir yol seçerler.
1. Bazı kadın yazarlarsa her şeyi göze alıp itirafçı, iç dünyalarını açıklayıcı bir yol seçerler.
1. isim , isim , isim , isim , Bir düşünce veya kararı benimsemeyerek karşı çıkma
1. Benim bunlara itirazım yoktu. Tek itirazım, annemin oynamaya kaldırılmasıydı.
1. Benim bunlara itirazım yoktu. Tek itirazım, annemin oynamaya kaldırılmasıydı.
2. Söylenecek söz, karşı söyleme
1. Artık itirazlar, teçhiller, istihzalar, hiddetler birbirini takip ediyordu.
1. Artık itirazlar, teçhiller, istihzalar, hiddetler birbirini takip ediyordu.
Lisan : Arapça iʿtirāż
Telaffuz : i:tira:zı
1. bir düşünce veya kararı benimsemeyerek karşı çıkmak, karşı çıkmak
1. Sırf iri, kara gözlerindeki endişe dinsin diye itiraz etmeden her isteğini yerine getirdim.
1. Sırf iri, kara gözlerindeki endişe dinsin diye itiraz etmeden her isteğini yerine getirdim.